Normal bir insan yılda ortalama 1-2 kez nezle veya grip geçirebilir. Nezle ve grip farklı virüslerin neden olduğu benzer iki rahatsızlıktır. Nezleye neden olan virüs “rinovirus” iken gribe neden olan virüs “influenza” virüsüdür. Nezle, gribe göre daha hafif seyreder. Nezlede hapşırık, hafif ateş, burun akıntısı ve burun tıkanıklığı vardır. Gripte ise nezledekilere ek olarak yüksek ateş, boğaz ağrısı ve kuru öksürük vardır. Gripte halsizlik daha şiddetlidir. Kas ve eklem ağrıları gribe sıklıkla eşlik eder.
Virüs ya elden ele ya da solunan hava ile burna ulaşır. Ancak virüs bulaştığı her kişide hastalık yapmaz. Vücut direnci zayıf olanlarda veya zayıfladığı durumlarda kendini gösterip hastalık yapar. Soğuk hava, üşümek, yeterli vitamin almama, başka bir hastalık nedeniyle zayıf düşme ve uzun süreli antibiyotik kullanımı vücut direncini azaltıp nezle ve gribe yakalanmayı kolaylaştırır.
Nezle ve grip zaman içinde kendiliğinden geçtiğinden dolayı tedavide yatak istirahatı ve ağrı kesici-ateş düşürücüler genellikle yeterlidir. Nezle ve grip tedavisinde antibiyotiğin yeri yoktur. Ancak ağır ve komplikasyona neden olmuş gripte (düşmeyen ateş, nefes darlığı, solumu güçlüğü, akciğer enfeksiyonu vb gibi) hastanede yatarak tedavi gerekebilir.
Sinüslerin iltihaplanmasına sinüzit denir. Sinüzitin belirtileri: Burun akıntısı, geniz akıntısı, ağız kokusu, burun tıkanıklığı, koku almama, yüzde basınç ve ağrıdır.
Sinüzitte iltihaplanmaya bağlı olarak burun ve sinüs salgılarında artma görülür. Bu salgı artışı önden burun akıntısı, arkadan geniz akıntısı olarak belirti verir. Alerjik nezlede saydam olan bu akıntı bakterilerin neden olduğu sinüs enfeksiyonlarında daha koyu kıvamda, sarı-yeşil renktedir. Akıntı kötü kokuludur.
Sinüzite bağlı olarak burun ve sinüsleri döşeyen örtülerde şişme (ödem) gelişir. Burundaki şişme burun tıkanıklığı dolayısı ile koku alamamaya neden olur. Bunun dışında sinüsleri burun boşluğuna bağlayan sinüs ağızlarında da şişme ve kapanma görülür. Üretimi devam eden sinüs salgısı bu durumda buruna akamadığı için sinüs içerisinde birikir, sinüs içerisinde basınç artışına neden olur. Bu basınç artışı ise ağrıya neden olur. Ağrı çok şiddetli olabilir. Etkilenen sinüsün yerleşimine göre ağrı alında, yanaklarda, üst dişlerde, gözlerde, gözler arasında veya göz arkasında hissedilir.
Sinüs çıkışının uzun süre (> 3 ay) kapandığı durumlarda kronik sinüzit gelişir. Kronik sinüzitte baş ağrısı daha hafif ve daha az sıklıkla görülür. Bazı sinüzit hastalarının sinüslerde polip denilen yapılar gelişir.
Akut sinüzitin belirtileri soğuk algınlığı ve alerjik nezleye benzer. Bu iki rahatsızlık alerji ve soğuk algınlığı ilaçları ile rahatlarken, komplikasyonlara neden olabilen sinüzitin antibiyotiklerle tedavi edilmesi gerekir.
Akut sinüzit tedavisinde uygun bir antibiyotik 10-14 gün süre ile kullanılır. Antibiyotiklere ek olarak okyanus suyu, serum fizyolojik damlalar, dekonjestanlı burun spreyleri veya dekojestanlı haplar kullanılabilir. Bu ilaçlar sinüs açıklıklarındaki ödemi azaltarak antibiyotiğin etkinliğini artırırlar. Ancak dekonjestanlı burun spreylerinin uzun süreli (3-5 günden daha fazla) kullanılması sakıncalıdır; rebound etkisi ile burun tıkanıklığını artırır ve bağımlılık yaparlar. Dekonjestanlı burun spreylerinin aksine okyanus suyu veya serum fizyolojik damlalar uzun süreli kullanılabilirler.
3 aydan daha fazla süre devam eden sinüzite kronik sinüzit denir. Kronik sinüzitte de uzun süreli antibiyotik tedavisi kullanılabilir. Akut sinüzit antibiyotik tedavisine genellikle iyi cevap verirken kronik sinüzitte çoğunlukla cerrahi tedavi gerekir. Kronik sinüzitin cerrahi tedavisinde sinüs ağızlarındaki tıkanıklıklar cerrahi olarak açılır (Endoskopik Sinüs Cerrahisi).