Alın, yanak ve gözler arasındaki yüz kemikleri içerisinde sinüs dediğimiz hava boşlukları vardır. Alındakine frontal; göz altındakine maksiller; gözler arasındakine etmoid; gözlerin arkasında, kafanın merkezindekine de sfenoid sinüs denmektedir.
Sinüsler doğumda çok küçüktürler, yaş ilerledikçe büyürler, erişkin boyutlarına ergenlikte ulaşırlar.
Sinüsler küçük sinüs ağızları ile (ositum) burna bağlanır. Burun içini döşeyen burun örtüsü (mukoza) bu sinüs ağızlarını da kaplayarak sinüs içerisine uzanır.
Burun ve sinüsleri döşeyen örtü mukus dediğimiz bir salgı üretir. Burun örtüsü üzerindeki mukus; toz, bakterileri ve havayla taşınan diğer zararlı parçacıkları tutar. Tutulan bu zararlı parçacıklar mukus salgısı ile birlikte burun gerisine, genze doğru yavaşça ilerler. Boğaza gelen mukus yutulur. Mukus ve taşıdığı zararlı parçacıklar mide asidi ile parçalanarak yok edilir. Bu, birçok insanın farkına varmadığı normal fizyolojik bir olaydır.
Mukus salgısı ayrıca solunan havanın nemlendirilmesini de sağlar. Bu sayede kuru havanın akciğerlerde oluşturacağı zararlı etkiler engellenmiş olur.
Hava kirliliğine neden olan bazı kimyasal maddeler, alerjiye neden olan maddeler (alerjenler), duman ve virüsler burun ve sinüs örtüsünü uyararak burun salgısını artırırlar. Vücudun burun salgısını artırarak vermiş olduğu bu doğal yanıt, zararlı maddelerin burundan yıkanıp uzaklaştırılması içindir. Dolayısı ile genze doğru bol miktarda saydam akıntı oluşur. Geniz akıntısının en önemli nedeni budur.
Sinüzitte salgının hem miktarı hem kıvamı artmıştır. Nezle, grip, alerjik nezle ve vazomotor rinitte ise salgının miktarı artmasına karşın salgı saydamdır. Yaşlanma; sigara dumanı, endüstriyel dumanlar ve egzoz gazı gibi tahriş edici bir maddeye uzun süreli maruziyette miktar olarak azalmış kalın bir salgı vardır.
Sinüslerin iltihaplanmasına sinüzit denir. Sinüzitin belirtileri: Burun akıntısı, geniz akıntısı, ağız kokusu, burun tıkanıklığı, koku almama, yüzde basınç ve ağrıdır.
Sinüzitte iltihaplanmaya bağlı olarak burun ve sinüs salgılarında artma görülür. Bu salgı artışı önden burun akıntısı, arkadan geniz akıntısı olarak belirti verir. Alerjik nezlede saydam olan bu akıntı bakterilerin neden olduğu sinüs enfeksiyonlarında daha koyu kıvamda, sarı-yeşil renktedir. Akıntı kötü kokuludur.
Sinüzite bağlı olarak burun ve sinüsleri döşeyen örtülerde şişme (ödem) gelişir. Burundaki şişme burun tıkanıklığı dolayısı ile koku alamamaya neden olur. Bunun dışında sinüsleri burun boşluğuna bağlayan sinüs ağızlarında da şişme ve kapanma görülür. Üretimi devam eden sinüs salgısı bu durumda buruna akamadığı için sinüs içerisinde birikir, sinüs içerisinde basınç artışına neden olur. Bu basınç artışı ise ağrıya neden olur. Ağrı çok şiddetli olabilir. Etkilenen sinüsün yerleşimine göre ağrı alında, yanaklarda, üst dişlerde, gözlerde, gözler arasında veya göz arkasında hissedilir.
Sinüs çıkışının uzun süre (> 3 ay) kapandığı durumlarda kronik sinüzit gelişir. Kronik sinüzitte baş ağrısı daha hafif ve daha az sıklıkla görülür. Bazı sinüzit hastalarında sinüslerden polip denilen yapılar gelişir.
Migren baş ağrıları sinüzit ağrısı ile karışır. Baş ağrısına bulantı, kusma ve görme ile ilgili şikayetler de eşlik ediyor ise bu hastalarda migrenden şüphelenilmelidir. Migren atakları genelde tek taraflıdır, diğer bir deyişle başın bir tarafı ağrır.
Aktif ve pasif sigara içiciliği.
Mukus akımını engelleyen burun bölmesi eğriliği (septum deviasyonu).
Alerjik nezle: Alerji atağı sinüs ağzının kapanmasına neden olup sinüs içerisinde mukusun birikimi ile sonuçlanır. Bu da bakterilerin üremesi için uygun ortam oluşturur.
Sinüzit tedavisinde; ilaç tedavisi veya cerrahi müdahale bazen de her ikisi birden gerekebilir.
Akut sinüzitin belirtileri soğuk algınlığı ve alerjik nezleye benzer. Bu iki rahatsızlık alerji ve soğuk algınlığı ilaçları ile rahatlarken, komplikasyonlara neden olabilen sinüzitin antibiyotiklerle tedavi edilmesi gerekir.
Akut sinüzit tedavisinde uygun bir antibiyotik 10-14 gün süre ile kullanılır. Antibiyotiklere ek olarak okyanus suyu, serum fizyolojik damlalar, dekonjestanlı burun spreyleri veya dekojestanlı haplar kullanılır. Bu ilaçlar sinüs açıklıklarındaki ödemi azaltarak antibiyotiğin etkinliğini artırırlar. Ancak dekonjestanlı burun spreylerinin uzun süreli (3-5 günden daha fazla) kullanılması sakıncalıdır; rebound etkisi ile burun tıkanıklığını artırır ve bağımlılık yaparlar. Dekonjestanlı burun spreylerinin aksine okyanus suyu veya serum fizyolojik damlalar uzun süreli kullanılabilirler.
3 aydan daha fazla süre devam eden sinüzite kronik sinüzit denir. Kronik sinüzitte de uzun süreli antibiyotik tedavisi kullanılabilir. Akut sinüzit antibiyotik tedavisine genellikle iyi cevap verirken kronik sinüzitte çoğunlukla cerrahi tedavi gerekir. Kronik sinüzitin cerrahi tedavisinde sinüs ağızlarındaki tıkanıklıklar cerrahi olarak açılır (Endoskopik Sinüs Cerrahisi).
Yakın komşuluğundan dolayı enfeksiyonun göze ve beyne yayılma ihtimali vardır. Ancak çok sık karşılaşılan bir durum değildir.
Genze akan iltihap bazen akciğerlere kaçabilir. Bu durumda sinüzit akciğer enfeksiyonlarına (bronşit, zatürre) veya astım ataklarına (sadece astım hastalarında) neden olabilir.